NEVÜ’de “Vatan Sevgisi ve Milli Birlik Duygusu” Konulu Konferans

25 Ekim 2019 2462
NEVÜ’de “Vatan Sevgisi ve Milli Birlik Duygusu” Konulu Konferans

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’de ‘Vatan Sevgisi ve Milli Birlik Duygusu’ konulu konferans düzenlendi.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü konferanslar serisi kapsamında 'Vatan Sevgisi ve Milli Birlik Duygusu' konulu konferans düzenledi. Akademik ve idari personel ile öğrencilerin hazır bulunduğu konferansa, NEVÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasan Yavuzer konuşmacı olarak katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan konferansın açılış konuşmasını Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ensar Çetin yaptı. Çetin, “Sosyoloji Bölümü tarafından başlatılan ve yeni eğitim – öğretim yılında da devam eden ‘Sosyoloji Bölümü Konferansları’ serisinin ilkine öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Burada bulunan öğrencilerimiz çoğunluğu Sosyoloji Bölümü öğrencisi olduğu için biz diyoruz ki, sosyoloji öğrencisi olaylara kendi çerçevesinden sosyoloji açısından bakar. Toplum üzerine söz söyleyen her bir sosyal bilimci mutlaka milli şuur, toplumsal konsensüs, uzlaşma gibi bir şekilde bu kavramı dile getirmişler ve önemini vurgulamışlardır. Hocamızın da ‘Milli Birlik’ başlığını kullanması bence çok anlamlı.  Ayrıca bu konferansın bu dönemde zamanlaması da manidar. Gerçekten sosyolojide, toplum bilimlerinde, toplumların hayatında bu birlik, bütünlük, konsensüs, uzlaşma çok önemli. Burada alacağınız bilgiler inşallah hikmete dönüşür ve sizin için faydalı olur” diye konuştu.

Yavuzer: Vatan Demek, Bağımsızlık Demektir

Konferansa konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Hasan Yavuzer, “Ensar hocamızda belirttiği gibi çok önemli bir zamanla yaparak, ülkemizin vatan sevgisi ve milli birlik duygusuna en fazla ihtiyacı olduğu, bu duyguların en canlı olduğu dönemde böyle bir konu seçerek sizlerin karşınıza çıktım.

Öncelikle vatan, aralarında milli bağlar bulunan insan topluluklarının üzerinde birlikte yaşadıkları, gerektiğinde uğrunda canın ve malın feda edildiği kutsal toprak parçasıdır. Vatan, sadece maddi değeri olan toprak parçası değil aynı zamanda atalarımızdan bize, bizden de yeni nesillere devredilecek olan manevi bir mirastır. Vatan, insanların doğduğu, büyüdüğü ve son nefesini verdikten sonra ebedi uykuya daldıkları mekanlardır, topraklardır.

Bizler dört mevsimin yaşandığı, üç tarafı denizler ile çevrilmiş, şehit kanlarıyla sulanmış, ecdat yadigarı, cennet gibi bir vatanın sahibiyiz. Bizler mefahir dolu şanlı bir tarihin varisleriyiz. Onun için Cenab-ı Allah’a ne kadar şükür etsek, bu vatan için ne yaparsak azdır. Vatan bir milletin evidir, onsuz edilemeyecek kadar kıymetli bir yerdir. İnsanın evinde istediği gibi hareket etme, vatanında da istediği yere gitme, istediği yerde yaşama hakkı vardır. Öyle ki, yurt dışına, başka bir ülkeye gitmek için vize istenmekte, ‘Niye gidiyorsun’, ‘Nerede kalacaksın’, ‘Ne yapacaksın’ diye hesap sorulmaktadır.

Vatan demek, bağımsızlık demektir. Yani vatan, yeri ve zamanı geldiğinde bağımsızlık uğruna can verilecek niteliğe sahip toprak parçasıdır. Vatan demek düşman boyunduruğunda kalmasına, düşman postalları ile çiğnenmesine göz yumulamayacak olan toprak parçasıdır. Böylesi bir vatanı sevdirmek için, geleceğimizi emanet edeceğimiz, ümidimiz, istikbalimiz çocuklarımız, öğrencilerimiz ve gençlerimizin vatan algıları ve vatan sevgileri çok önemli. Bu nedenle ailede başlayan vatan sevgisi ve bilinci, Milli Eğitim müfredat programlarında, küçük yaştan itibaren öğrencilere kazandırılmaya çalışılan ve üzerinde hassasiyetle durulan bir konu.   Çünkü vatan sevgisi; en asil ve en yüce duygulardan bir tanesidir.  Böyle bir duygu ile yaklaştığımızda, vatanın kalkınması, geliştirilmesi ve muasır medeniyetler seviyesine çıkarılması için çalışmayı gerektirir. Vatana zarar vermemek, zarar verenlere de engel olmayı, vatanın korunması için gerektiğinde canıyla ve malıyla her türlü fedakarlığı yapmayı gerektirir.

Türk Milleti’nin vatanına olan sevgisi ve bağlılığı tarihsel bir gerçekliktir. Milletimizi diğer milletler arasında üstün kılan en asil ve en temel özelliklerden birisi vatan sevgisidir. Türk Milleti, gerektiğinde vatan için malını ve canını feda etmek konusunda hiç tereddüt etmeden gereğini yapmada birbiri ile yarış eder.

Vatan sevgisi Peygamber Efendimiz (s.a.) buyurduğu gibi ‘Vatan sevgisi imandandır’. Vatan uğrunda can feda etmeye karşılık İslam Dini manevi bir rütbe vermektedir. Bu rütbe şehitlik rütbesidir ve İslam Dininde Peygamberlikten sonra en yüksek mertebe şehitlik mertebesidir. Bu mertebeye ulaşmak pahasına şanlı tarihimizde sayısız kahramanlık destanları var “dedi.

15 Temmuz Hain Darbe Girişimi

15 Temmuz 2016 yılında FETÖ terör örgütünün devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik düzenlemiş olduğu hain darbe girişimine değinen Yavuzer, “Türk Milleti 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı tarihte eşine az rastlanır bir kahramanlık örneği sergiledi. Öyle ki,  devletin imkanı ile devlete baş kaldıran, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Özel Harekat Komutanlığı gibi Devletin can damarlarına bomba yağdıran vatan hainlerine kahramanca direndi. Darbe girişimini öğrenen bu millet kadını-erkeği, genci-ihtiyarı ile gece gündüz demokrasi nöbetleri tuttu. O hainlere ve işbirlikçilerine fırsat vermedi” diye konuştu.

Ülkemizi ve Milletimizi Bölmek, Parçalamak ve Yutmak İçin Her Yolu Deniyorlar

Türkiye’nin ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdit unsuru olan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik yürüttüğü ‘Barış Pınarı Harekatı’nın önemine vurgu yapan Yavuzer, “Devletimiz ülkemize tehdit unsuru haline gelen terör örgütlerine ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatıyla hem terör örgütlerine karşı hem de ABD ile Rusya’ya karşı büyük kazanımlar elde etti.

Dün olduğu gibi bugünde ülkemizi ve milletimizi bölmeye ve parçalamaya yönelik tehditler devam ediyor. Üç kıtada at koşturan şanlı Osmanlı topraklarında bugün 64 tane  devlet kurulmuştur. Önce Osmanlı’yı böldüler, parçaladılar, şimdi de bu devletleri yutmaya çalışıyorlar. Bugün Yemen, Libya, Lübnan, Irak, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan elden gitmiş durumda. Sadece İran ile Türkiye kaldı. Uzun zamandır İran’ı da bölmek ve parçalamak için hedeflerine alanlar son yıllarda Türkiye’yi de hedeflerine aldılar. Ülkemizi ve milletimizi bölmek, parçalamak ve yutmak için her yolu deniyorlar. Bunu da terör eylemleriyle, huduttan saldırarak, darbeye kalkarak ve ekonomiye saldırarak yapmaya çalışıyorlar.

Şunu özellikle vurgulamak istiyorum ki,  Osmanlıyı ve padişahları seven-sevmeyen diye bizi ayırdılar. 33 sene iktidarda kalan Padişah Abdülhamid’e ‘Kızıl Sultan’ dediler, bize de dedirtmeye kalktılar. Bir çağ açıp çağ kapatan İstanbul’un fetih tarihi 1453 için kıyım 1453’te başladı dediler bize de dedirtmeye çalıştılar. Atatürk’ü seven-sevmeyen diye bizi ayırdılar. Bir zamanlar bizi laik-anti laik diye, sağ sol diye, Alevi-Sünni diye ayırmak isteyenler son zamanlarda Türk-Kürt diye birbirimize düşürdüler. Yarın ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bu yüzden ‘Su uyur, düşman uyumaz’ı unutmayalım ve birliğimize, dirliğimize, vatanımıza, milletimize ve devletimize sahip çıkalım” diye konuştu.