NEVÜ’de ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim Haftası’
"2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı Etkinlikleri" kapsamında Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) tarafından “Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Haftası’ adı altında bir dizi etkinlik düzenleniyor.
Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi Açıldı
30 Ekim -1 Kasım 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Haftası’ etkinlikleri kapsamında 30 Ekim 2019 tarihinde NEVÜ Engelsiz Üniversite Birimi tarafından; üniversite-şehir işbirliğini pekiştirmek ve sosyal bir farkındalık oluşturmak için başlatılan ‘Gökkuşağı Projesi’ kapsamında Nevşehir’in Acıgöl İlçesine bağlı Karacaören Orta Okulu öğrencileri kütüphaneyle buluşturuldu. Açılan Kütüphaneye ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin’ ismi verildi.
NEVÜ ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Haftası’ Etkinliği
NEVÜ tarafından düzenlenen ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Haftası’, üniversitenin Kültür ve Kongre Merkezi Fuaye Salonunda oluşturulan ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sergisi’nin açılışıyla başladı.
Açılışa: Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, Nevşehir Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) Mütevelli Heyeti Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya, NEVÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ertan Özensel ve Prof. Dr. Fatma Karipcin, MHP Nevşehir İl Başkanı İlhan Kaya, NEVÜ Genel Sekreteri Nihat Çavuşoğu, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle ilan edilen "2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" etkinlikleri kapsamında protokol üyelerinin katılımcılar eşliğinde açılışını gerçekleştirdiği sergide, İslam bilim tarihi araştırmalarına ömrünü adayan Prof. Dr. Fuat Sezgin'in hayatının farklı dönemlerini yansıtan fotoğraflarının yanı sıra tarih boyunca İslam medeniyetinde İslam âlimlerinin keşfettikleri, icat ettikleri ve uygulamış oldukları bilimsel eserler yer alıyor.
‘Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sergisi’nin açılışının ardından etkinlik NEVÜ Kültür ve Kongre Merkezin Damat İbrahim Paşa Salonunda devam etti.
Buradaki etkinlik saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması, üniversite ve Nevşehir tanıtım videolarıyla birlikte NEVÜ Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından hazırlanan ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin’ kısa filminin gösterimin ardından NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı’nın açılış konuşmasıyla başladı.
Rektör Bağlı, “Öncelikle Fuat Sezgin hocanın çalışmalarında ilimi çok önemli bir iş olarak görmesinin neticesinin ne olduğunu aslında bir nevi kendi toplumumuzda, milletimizde ve dünyayla paylaşma gereğinden hareketle bu konuya çok büyük heyecanla ve aşkla sarıldığımızı belirtmek istiyorum.
Dünya bugün, son derece gelişmiş teknolojiyi kullanan, pek çok insan hayatını kolaylaştıran alet ve edavatlarla birlikte yaşamak zorunda kalıyor. Bir nevi daha da ileri boyutlarda insanların temel özelliklerini, temel insani değerlerini tehdit eden, hatta insanın zihnine bile eklemlenen bir protez araca dönüşen bir teknolojiyi kullanıyoruz. Sosyolojinin de, felsefenin de, teknolojinin de 20. yüzyılda en fazla sorduğu soru ‘Bu teknoloji bizim neyimiz olur? Bu teknoloji içinde hangi ideolojiyi barındırıyor, hangi toplumsal değeri, hangi inanç kaygılarını taşıyor?’ Bu bizim de, Türk Sosyolojisinin de 1923’de İstanbul Üniversitesinde kurulduğundan bugüne kadar sorduğu en kadim sorulardan birisidir. Bu sorunun cevabını da hakikaten verme konusunda da ‘Teknoloji içinde bir kültür taşımaz’ deyip işin içinden çıkamadığımız gibi, ’İçinde bir kültür taşıyor’ dediğimizde de nasıl bir kültür, nasıl bir inanç formu taşıdığını da herkese rahatlıkla anlatabilecek bir imkanımız yok. Ama şöyle bir imkanımız var: Müslüman alimler ile Batılıların ürettiği teknolojinin üretilmesi esasında veya bir icadın gerçekleştirilmesi esasında bariz olan bir fark var. O da bir niyet farkı ve insanoğlunu diğer bütün canlılarından ayıran en belirgin özelliği bir niyet sahibi olmasıdır. İnsan ve diğer canlılar arasındaki fark modernistlerin iddia ettiği gibi bir derece farkı değil, bir mahiyet farkıdır. Ve bu mahiyetin özünde ise niyet vardır. Müslüman alimler bir şeyi icat ederken niyetleri hikmetin yolunda olmak, Allah’a daha iyi bir kul olmaktır. Bir dervişin bir alimin odasına geldiğinde sorduğu soru şu: ‘Bütün bu kitaplar size neyi anlatıyor?’ dediğinde ‘Bilmiyorum’ dediği zaman derviş diyor ki ‘Ben biliyorum. Hepsi birden size diyor ki Allah’a yararlı bir kul’. Bu gayeyle icat edilmiş bir teknolojiye bugün çok ihtiyacımız olduğunu size hatırlatmak istiyorum. Bu teknolojinin neye tekabül ettiğini bugün Müslümanların içerisinde bulunduğu durumdan hareketle bir yere oturtmanın da çok mümkün olmadığını da tahmin edebiliyorum. Evet iyi bir pozisyonda değiliz, yüksek değerde katma değerli üretimler gerçekleştiremiyoruz. Siyasi sorunlarımız, politik meselelerimiz, siyasal meselelerimiz , etnik çatışma meselelerimiz var, mezhepsel farklılıklarımız var. Bütün bunlara rağmen bugün dünyadaki bu aşırı bireyselleşme, bu ailenin ve toplumun çekirdeğini oluşturan değerleri üreten bir kurumsal mekanizma olmaktan hızla uzaklaşması, son derece gelişmiş bir iletişim teknolojisinin üretilmesine rağmen insanların birbirleriyle temas kurma ihtiyacından yakınıyor olması gibi bu kadar büyük problemin nasıl aşılacağına dair bir soru sorulduğunda gerçekten insana ait değerleri içinde taşıyan bir niyetle bir teknolojinin üretilmesidir. Bu teknolojinin üretilebileceğine dair inancımızı bize bir kez hatırlattığı için Fuat Sezgin hocamızı bir kez daha rahmetle anıyoruz. Biz Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak Müslümanların icadı yada bizim tarihimizde, kültürümüzde ve bütün Batının ürettiği teknolojiler başka bir gayeyi ve başka bir niyeti içinde gizli olarak barındırıyor. Bunların içerisinde barındırdığı niyet insanlığa katma değer üretme açısından Batıyı mukayese ettiğimizde çok önde olduğunu görüyoruz.
Benim her vesileyle dile getirdiğim gibi, bugün insanlık Doğu da ve Batıda insanlık için ortak değer üretme konusunda büyük bir krizle karşı karşıya. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı bu krizin aşılmasında ihtiyacımız olan şey bütün insanlar için ortak bir değer, ortak bir hukuk paydaşı bulmaktır. Bir adalet duygusunu insanların ruhuna yerleştirmektir. İnsanların gönlüne adaleti yerleştirecek bir sistemi tekrar tesis etmemiz gerekiyor. Vicdan giderek insanların ortak paydaşı, adalet ortak yar olmaktan çıkıyor. Bunu biz tesis edebiliriz. Nevşehirliler, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri tesis edebilir. Türkiye tesis edebilir. Ve bunu bizi tesis etmemize olan inancımızı kuvvetlendirecek olan tohumları saçan Fuat Sezgin hocamızı rahmetle anıyoruz. Gerçekten de onun gösterdiği yolda ilerlemek sade bir akademik olarak değil, sadece bir vatandaş olarak değil aynı zamanda bu coğrafyaya inanan, bu coğrafyanın ürettiği değerlerin bütün insanlık için ortak bir payda olduğuna inanan bir kişi olarak bunu canı gönülden yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Her türlü siyasi, politik ve akademik kaygının ötesinde bu ülkenin geleceği adına bunu yapmamız gerektiğini söylemek istiyorum” diye konuştu.
Açılışta konuşan ve Prof. Dr. Fuat Sezgin ile birlikte eşi Ursula Sezgin’in başarısına değinen Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) Mütevelli Heyeti Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya, “Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların silah ve cephane yardımına refakat eden bir subay İstanbul’a gelir ve İstanbul’da uzun bir süre kalır. Silah ile cephaneleri Türklere teslim eden bu subay Almanya’ya geri döner ve memleketine döndükten sonra burada İslam dinine, ezan sesine ilgi duyarak İslam Dini ve Müslümanlığı incelemek ister. Ama Türkiye’de bunla ilgili hiçbir done bulamaz, Almanya’da Almanca bir Kur’an bulur ve onu okur. Ancak Müslüman olmaz. Bu Alman Subay vefat ettikten sonra 12-14 yaşlarında bir kız çocuğu olan torunu, kütüphanede kitaplarını karıştırırken Almanca yazılmış bir Kur’an bulur. Ailesi aşırı bir Hristiyan olmasına rağmen bu kız Kur’an-ı Kerim’in Almancasını okuyaraktan ‘Benim anladığım, benim içinde bulunacağım din bu olmalı’ der ve Müslüman olur. 12-14 yaşında kendi kendine Müslüman olan bu kız, daha sonra bilimler tarihine emek verir ve merak sararak. 1960’lı yıllarda Prof. Dr. Fuat Sezgin üniversiteden uzaklaştırılır ve Almanya’ya gider. Fuat hoca, orada bütün üniversitelerden teklif almasına rağmen Almanya’da Frankfurt Üniversitesi’ne gider ve orada bu Müslüman olan bu kız çocuğu Ursula ile karşılaşır. Arkadaşlıkları devam eden Fuat hoca ve Ursula hanım daha sonra da evlenirler. Ursula hanımın gerçekten o yıllarda Fuat Sezgin hocamıza çok yardımı ve destekleri olmuştur. İşte bu başarının ardında bir kadının olduğunu iftiharla söyleyebilirim. İşte bilime kendini adamış bir insanla ona yardımcı olan insanı da bu toplantıda unutmamak için bunu sizlerle paylaşmak isterim” dedi.
Çetinkaya devamında,” Fuat Sezgin hocamız daha sonra Ursula hanımla ile birlikte Almanya’da Frankfurt Üniversitesi’nde çok önemli işler başarır, büyük müze ve kütüphane yapar. Ama bu müze ve kütüphaneyi yaparken aklında hep Türkiye vardır. Bunu Türkiye’de de yapmak ister ama Türkiye’den kendisine bir talep yoktur ve kendisini doğru dürüst bilen dahi yoktur. Ama en sonunda bir Cumhurbaşkanı çıkar ve kendisini bulur. Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan orada büyük bir değeri bilir ve bulur. Ondan sonra burada bir müze ve kütüphane yapılır. Fuat Sezgin hocamızda hiçbir ücret talep etmeden kendi imkanlarıyla kütüphanesi ve müzesini buraya bağışlar. Bu müzeyi ve kütüphaneyi herkesin ziyaret etmesini öneririm. Gerçekten orada bizim çocukluğumuzda bildiğimiz ve düşündüğümüz bütün fikirleri yıkacak bir müzedir orası. Çünkü bizler medeniyetin Batıdan geldiğini ve antibiyotik batıda icat edilmeseydi çocuklarımızın hastalıkların öleceğini düşünürdük. Aslında onların bu bilimi Müslümanlardan aldığını, Müslümanlardan aldıkları bu bilimle bu duruma geldiklerini Fuat Sezgin hocamız sayesinde öğrendik. Ama ne oldu biz geri kaldık, onlar bunu ilerletti. Hocamızın en güzel sözlerinden biri de şudur: ‘Müslümanlar Bilimler Tarihindeki muazzam yerlerini bilmedikleri için, veya yanlış bildikleri için Avrupalılar karşısında büyük aşağılık kompleksi içerisindeler. Benim amacım onlara atalarının tarihteki muazzam yerlerini göstermek ve öğretmektir.’ Hocamız bunda da mümkün olduğu kadar başarılı olmaya çalışmıştır ve olmuştur. Hocamız devamlı okur ve gereksiz zaman harcamazdı. Almanya’da yaşadığı zaman zarfında 60 yıl boyunca okul ve evinin arasında başka hiçbir şey bilmeyen hocamız, Alman Cumhurbaşkanı ve Alman devlet otoriterlerinin büyük ısrarlarına rağmen asla Alman vatandaşı da olmamıştır, Kendisi Türk vatandaşı olarak doğmuş, yaşamış ve vefat etmiştir” diye konuştu.
ABD Temsilciler Meclisi’nin Türkiye’ye yönelik aldığı soykırım kararını kınayarak sözlerine başlayan Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan ise “Birkaç gün önce Amerika Birleşmiş Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi’nde alınmış olan sözde bir karar var. Bu karar bizim için sözde bir karardır. 1915 olaylarına dair alınan bu karar sadece bilim insanlarına bırakacak olan bu tarihi olayların bizim için “yok hükmünde” olduğunu bir kez daha bu çatıdan belirtmek istiyorum. Bırakın tarihteki olayları tarihçiler değerlendirsin. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz bütün arşivlerimizi açtık ama muhatap ülke arşivlerini açmaktan, bilim insanlarını bizim bilim insanlarımızın karşısına getirmekten imtina etmektedir” dedi.
Rektör Aslan, “2019 yılının ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı’ ilan edilmesinden sonra Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (İBTAV) Mütevelli Heyeti Yönetim Kurulu tarafından bir eylem planı çıkarıldı. Bu eylem planı içerisinde 801 etkinlik planladık ve bunun önemli bir kısmını gerçekleştirdik. Bu etkinlikler içerisinde burada çalışmaların benzerleri ve farklıları Avrupa’nın 25 şehrinde, Afrika’nın ve Cezayir’in 2 şehrinde, Kuzey ülkelerinde ve Doğuda Türk cumhuriyetlerinin başkentlerinde çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Bu etkinlikler içerisinde paneller, sempozyumlar, rahmetli hocamızın isminin laboratuvar, kültür merkezi, araştırma merkezlerine verilmesi, atölyeler kurulması, İslam Bilim Tarihi araştırmalarında çalışmış olan bilim insanlarının eserlerinin yapılmış olduğu atölyeler ve laboratuvarların kurulması yer aldı. Tüm bunlara baktığınızda 801 etkinlik. Bu kadar yoğun, bu kadar planlanan bir etkinlik ben hatırlamıyorum. İste bugün burada da rahmetli hocamızı da anarak, sizlerin destekleri ve katkılarıyla bu etkinliği gerçekleştiriyoruz. Rahmetli hocamızın şu sözünü hatırlatmak gerekiyor ‘Kendinizi bilin’. Gençler Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi tanıtım filminde de belirtildiği gibi kendinizi arayın ve bulun. Aramanız yalnız sadece sizin hayatınızla sınırlı değil, tarihimizde 2500 yılın içinde bu millet ne yapmış onu göreceksiniz. Ve onu gördüğünüzde size belirli zamanlarda söylenmiş olan ‘Sizin geçmişinizde bir şey yok’ palavralarının asılsız olduğunu göreceksiniz. Bizim geçmişimiz kesintisiz, bazen inmiştir ama durmamıştır. Bazen yükselmiştir inişli-çıkışlı bir yol olmakla beraber bilim ve teknoloji konusunda hiçbir zaman bu millet geride kalmamıştır” diye konuştu.