NEVÜ Rektörü Aktekin Beştepe’de “2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde

05 Ekim 2021 1834

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle YÖK himayesinde düzenlenen “2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni”ne katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle düzenlenen “2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’ne Bakanlar, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, YÖK üyeleri, büyükelçiler, üniversite rektörleri ve davetliler katıldı.

Törenin açılışında konuşan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Türk yükseköğretim sistemi, bugün küresel iddia taşıyan üniversiteleri ve aynı zamanda üstün nitelikli bilim insanlarını içinde barındıran bir konuma ulaşmıştır” dedi.

Dünya genelinde salgının getirdiği yeni hayat biçimi nedeniyle diğer birçok alanda olduğu gibi yükseköğretimde de ciddi ve uzun sürmesi muhtemel güçlüklerin, değişimlerin ve yeni eğitim modellerinin ortaya çıktığına dikkati çeken Özvar, “UNESCO 2020 verilerine göre, tüm eğitim kurumlarında, dünya genelinde 1 milyar 725 milyonun üzerinde öğrencinin salgın sürecinden etkilendiği ifade edilmektedir” dedi.

Türkiye'de yükseköğretim alanında 2010'da 3 milyon 480 bin olan öğrenci sayısının 2021'de 8 milyon 241 bine ulaştığını ve üniversiteli gençlerin yarısının kız öğrencilerden oluştuğunun altını çizen Özvar, aynı zamanda 250 bin uluslararası öğrencinin de eğitimlerden yararlandığını söyledi. Daha fazla sayıda öğrencinin yükseköğretime ulaşabilmesinin gelir dağılımı, sosyal adalet ve fırsat eşitliği kavramlarında önemli olumlu tesirler meydana getireceğini dile getiren Özvar, bu gelişmelere paralel olarak üniversitelerdeki öğretim elemanı sayısının ise son 10 yılda yüzde 80 artarak 102 bin 682'den 181 bin 272'ye ulaştığını aktardı.

Erdoğan: Eğitim Öğretimin Kesintisiz Sürmesi Konusunda Kararlıyız

Yeni akademik yılın ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs salgını nedeniyle 2020 yılı Mart ayından beri pek çok alanda olduğu gibi eğitim-öğretim hizmetlerinde de büyük zorluklar yaşandığını anımsatarak, uzaktan da olsa eğitimin devam ettirilmesinin önemli olduğunu belirtti. Ancak uzaktan eğitimin yüz yüze eğitim öğretim tecrübesinin yerini tutmayacağının açık olduğunu ifade eden Erdoğan, hükümet olarak her kademedeki eğitim kurumlarını belirlenen vakitte faaliyete geçirmek için her türlü tedbiri aldıklarını söyledi.

Eylül ayının başından itibaren okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki okulları açtıklarını söyleyen Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının okullarda alınması gereken önlemleri, yapılması gerekenleri belirlediklerini anımsatarak, “Halihazırda 71 bin okulumuzun tamamı açıktır. Şu ana kadar sadece 2 okulumuzda karantina uygulamasına gidilmiştir. Vaka durumuna göre bazı sınıflar karantinaya alınabilir ama okul, ilçe veya il çapındaki bir kapanma kesinlikle düşünmüyoruz. Yükseköğretimde de bugün hem yeni akademik yılın açılışını yapmanın hem de yeniden yüz yüze eğitim öğretimin başlamasının sevincini yaşıyoruz. Salgın tehdidine karşı gereken tedbirleri almak suretiyle üniversitelerimizde de eğitim öğretimin kesintisiz sürmesi konusunda kararlıyız. Tüm planların ve hazırlıkların buna göre yapılmasında fayda görüyorum” dedi.

"Gençlerimizin Yüzde 15'i Değil Yüzde 44'ü Yükseköğretime Ulaşabiliyor"

Türkiye'de yükseköğretimin uzunca bir süre toplumun sadece küçük bir kesiminin erişebildiği, ayrıcalıklı bir hizmet olduğunu ifade eden Erdoğan, 1990'lı yılların sonunda dahi Türkiye'de 18-22 yaş aralığındaki gençlerin net okullaşma oranının yüzde 15'lerin altında olduğuna dikkat çekerek  “Yani bu yaş grubundaki 6 gencimizden sadece bir tanesi üniversite eğitimine erişebiliyordu. Yine 1990'lı yıllarından ortasından itibaren Türkiye'de yükseköğretim, katsayı ve başörtüsü yasağı gibi antidemokratik uygulamalarla toplumsal gerilimlerin merkezine yerleşmiştir. Kurdukları kast sistemiyle milletin evlatlarını, milletin vergileriyle yapılan kurumlardan dışlayanların sebep olduğu adaletsizlik, haksızlık ve çarpıklık yürekleri sızlatıyordu. Hükümete geldiğimiz andan itibaren üzerine en kararlılıkla gittiğimiz alanlardan biri de gençlerimizin yükseköğretim imkanlarını artıracak çalışmalar olmuştur. Bu anlayışla 2002 yılında 76 olan kamu ve vakıf yükseköğretim kurumu sayımızı 207'ye çıkardık. Türkiye'de her ilimizin kendi üniversitesinin olmasını sağladık. Üniversite sayısındaki artışa paralel olarak akademik personel sayımız 70 binden 180 binin üzerine çıktı. Aynı dönemde üniversite öğrencisi sayımız da 1,6 milyondan 8,4 milyona yükseldi. Artık 18-22 yaş aralığındaki gençlerimizin yüzde 15'i değil yüzde 44'ü yükseköğretime ulaşabiliyor” dedi.

Yeni kurulan üniversitelerle ilgili zaman zaman haksız değerlendirmeler yapıldığını gördüğünü söyleyen Erdoğan, “Halbuki bu üniversitelerimiz her geçen gün daha da güçlenmekte ve kurumlaşmaktadır. Tıpkı daha önceki dönemlerde kurulan üniversiteler gibi bunlar da zamanla arzu ettiğimiz seviyelere çıkacaklardır. Yeni üniversitelerimizden bazılarının gerek akademik yayın, gerek patent, gerekse diğer pek çok çalışma bakımından şimdiden sergiledikleri başarıları da yakından takip ediyoruz. Tabii bu tablonun gerisinde, ülkemiz bütçesinde eğitimi, yükseköğretimi de içerecek şekilde birinci sıraya çıkarmamızın sağladığı imkanlar vardır. Nitekim OECD ülkeleri arasındaki ortalaması yüzde 1,4 olan yükseköğretim harcamalarına ayrılan payın milli gelire oranını biz yüzde 1,7'ye çıkardık.

Eğitim ile kalkınma arasındaki güçlü bir ilişkiyi inandık ve kurduk. İnsanlarımızın eğitim seviyesi yükseldikçe, bilgi ve kabiliyetleri arttıkça, ülkemizin siyasi, sosyal ekonomik gelişmesi de aynı oranda hızlanmaktadır. Yaygın ve güçlü eğitim kurumlarına sahip ülkelerde refah da artıyor. Yükseköğretim kurumlarının ülke geneline yayılması bu şekilde ortaya çıkacak refahın da adil ve dengeli dağılması anlamını taşımaktadır. Türkiye'de yükseköğretim kurumlarının ülke genelindeki yaygın gelişimine karşı çıkanların asıl tahammül edemedikleri, eğitimini ancak kendi şehrinde sürdürebilecek evlatlarımızın ülkeye ve millete her alanda çok büyük hizmetler verme potansiyellerinin harekete geçmiş olmasıdır” diye konuştu.

“Bir yanda üniversite sınavı peşinde vakit kaybeden gençlerin diğer yanda üniversitelerimizde atıl kapasitenin bulunduğu tabloyu süratle değiştirmemiz şart" diyen Erdoğan, "Türkiye, 1 milyonun üzerindeki yurt yatak kapasitesi ile açık ara, dünyada yükseköğretim öğrencilerine en fazla barınma imkânı sağlayan ülkedir. 110 binin üzerinde yeni yatağı öğrencilerimizin hizmetine sunacağız. Böylece artık yurt sorununu tamamen çözmüş olacağız. Gençlerimiz enerjilerini ve vakitlerini eğitim, öğretim için harcasın. Diğer tüm sıkıntıları çözmek bizim işimizdir, biz bunları çözeriz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarının ardından her yıl YÖK tarafından “Bireysel ve Kurumsal” olmak üzere iki kategoride verilen “YÖK 2021 Üstün Başarı Ödülleri’ni sahiplerine takdim etti.