NEÜ Gülşehir MYO’da Çanakkale Şehitleri’ni Anma Programı ve ‘Kınalı Kuzular’ Adlı Tiyatro Oyunu

25 Mart 2013 1859
NEÜ Gülşehir MYO’da Çanakkale Şehitleri’ni Anma Programı ve ‘Kınalı Kuzular’ Adlı Tiyatro Oyunu

Gülşehir Meslek Yüksekokulunda  Çanakkale Şehitleri’ni Anma Programı ve  ‘Kınalı Kuzular’ Adlı Tiyatro Oyunu  gerçekleştirildi.

Gülşehir Meslek Yüksekokulunda  Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi  Okutmanı Ahmet Korkmaz  tarafından organize edilen  ve Hırka Dağı Yeşilöz Köyü, Höyük mevkiinde yapılması planlanan “Çanakkale Şehitlerinin Bir Günü” adlı yürüyüş ve anma programı  hava şartları nedeniyle Gülşehir MYO Bahçesinde gerçekleştirildi.

Programa Gülşehir Meslek Yüksekokulu Müdürü Mehtap Aracı, Müdür Yrd. Selin Kurun, Gülşehir İlçe Jandarma Komutanı Salih Bulut, Gülşehir Emniyet Müdürü Ramazan Çoşkun, Gülşehir MYO  Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Erol Gümüşsoy, Nevşehir Türk Ocakları Başkanı Mesut Erdoğan, Nevşehir Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Uğur, Nevşehir TÜRKAV Başkanı Ahmet Yılmaz, Sulusaray Belediye Başkanı Sadi Yalbırdak, Mahmat Belediye Başkanı Faruk Ceylan, GESSİAD Başkanı Mustafa Başer, Tuzköy Havalimanı Müdürü Ali Şerit, Siyasi partilerin temsilcileri, Gülşehir Lisesi Müdürü Rasim Aykaç, öğretim görevlileri, Gülşehir’de görev yapan öğretmenlerle birlikte  yaklaşık 600 kişi katıldı.

Programda Gülşehir Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin hazırladığı tiyatro gösterisinde duygu dolu anlar yaşandı.  Tiyatroda Mehmetçiğin Vatanseverliği, Bayrak için, Ezan için verdiği mücadele anlatıldı. Ayrıca Gülşehir  Karacaşar Ortaokulundan gelen öğrenciler ile  Gülşehir Anadolu Lisesi öğrencilerinin ellerinde Türk bayrakları ile Alay Marşını seslendirdiler.

 Okutman  Ahmet Korkmaz  katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada, ‘’Sina’da suya, Sarıkamış’ta güneşe, Çanakkale’de ekmeğe hasret şehit düşen Mehmetlerin, Hasanların, Abdullahların evlatları, Yemen’in kızgın çöllerinde, Çanakkale’nin derin sularında, Allah-u Ekber Dağları’nın dondurucu soğuğunda tarih yazan kahramanların torunları…. Yokluk içinde karlı dağları aşmaya çalışan ayakkabısız, paltosuz şehadete yürüyen vatan evlatlarının mübarek ruhları şu an aranızda dolaşıyor. Onları hissedin. Ecdadımız, hayatta kalarak değil şehit olarak kahraman olmayı tercih etti. Bu yüzden, şu an iliklerimize işleyen soğukta son nefesini kelime-i şehadete harcayan şehitlerimizin kendini feda etme destanı olarak anlatmalıyız. Eksi 35 derecede donarak can teslim eden şehitlere, anaların ılık dualarının ulaşmadığı bu engin dağlara nasıl sahip olunduğunu düşünmeliyiz. Aziz şehitlerimiz; bu topraklar vatan olsun diye Balkan Harbi’ni, Hicaz’ı, Yemen’i, Çanakkale’yi, Useray-ı Seydibeşir Kampı’nı, Amele Taburlarını birkaç yılda üst üste yaşadı. Bunları öğrenmeden ölürsek, yaşımız kaç olursa olsun ne hiçbir şey duyduk ne de hiçbir şey gördük. Toprağa düşen en son şehidimizin kanının sınır kabul edildiği bu topraklara daha sıkı sarılmalıyız.   Birinci Dünya Savaşı’nda askerimiz birçok cephede çarpıştı. Bu çarpışmalardan bazıları da Medine’deydi.  Etrafları kuşatılmıştı. Yokluk içindeydiler. Ancak onlar ellerinden geleni sonuna dek yapmak için kararlı ve azimliydiler.  Çamurlu su içtiler, hurma çekirdeklerinden ekmek yaptılar. En önemlisi çekirge yediler.  Sadece düşmanla değil, açlıkla, susuzlukla ve sıcakla da çarpıştılar. Sabah bildiğimiz 9-10 gibi değil sabah ezanıyla veya daha erken anlamına geliyor,  öğlen yemeği yok, yalnızca akşam yemeği var, bu da her gün oruç gibi olduklarını gösteriyor ve iftarlar da yedikleri de bir insanı ayakta tutamayacak kadar az,  hatta 26 Haziran’da yani yaz günü kahvaltı bile yapmamışlar. 18 Temmuz’da ise, akşam yemeği yememişler. Çanakkale’de  askerlerimizin yediği en lüks yemek ne idi biliyor musunuz?  Kavrulmuş buğday taneleri ve kuru ekmek idi. Bizim de bugün öğle yemeğimizde 1915 yılında şehit düşen askerlerimizin yemek listesinde olan, şekersiz üzüm hoşafı ve kuru ekmek var’’ dedi.

Programın sonunda Yüksekokulumuz Müdürü Öğr.Gör.Dr.Mehtap Aracı ve protokol  tıpkı 1915 yılının yemek listesinde olduğu gibi elleriyle Çanakkale savaşlarında  yokluk günlerinin  öğünü olan Şekersiz Üzüm Hoşafı ve Çeyrek Kuru Ekmeği katılımcılara dağıttılar, Mehmetçiğin 98 yıl önce yaşadığı olumsuzluklara rağmen kuru ekmekle,  şekersiz üzüm hoşafı ile hayatta kalarak süngü ile kazandığı savaşın bugün manevi dünyamızda algılanmasını sağladılar.