NEVÜ’den “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Etkinliği

09 Mart 2021 1501
NEVÜ’den “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” Etkinliği

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ)’de düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlanıyor.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (NÜKÇAM) tarafından 8-12 Mart 2021 tarihinde düzenlenecek olan ve bu sene pandemi nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” açılış konuşmalarıyla başladı.

Rektör Aktekin: Kadınlar Hem Fiziksel Hem Duygusal Şiddet Anlamında Hiçte Hak Etmedikleri Bir Muameleye Tabi Tutuluyor

Pandemi nedeniyle yaşanılan kısıtlamalarda kadına yönelik şiddet ile birlikte aile içi şiddette de gözle görülür oranda artış olduğuna değinen NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, “Yaklaşık bir yıldır dünyamız ilginç ve zor zamanlardan geçiyor. Pandemi şartlarından ötürü sosyal hayatımız, aile hayatımız, iş hayatımız değişti ve maalesef istatistikler gösteriyor ki, bu süreçteki sıkıntıların birçok alanda olduğu gibi yine bedeli ve faturası kısmen kadınlara yansıdı. Maalesef istatistikler bu süreçte aile içi şiddetin ve boşanma oranlarının belli oranda arttığını gösteriyor. Yine medyaya yansıyan kadına karşı şiddet görüntüleri aynı şekilde.  Özellikle kadınlar eski eşler ve yakın çevrelerinden insanlar tarafından hem fiziksel hem duygusal şiddet anlamında hiçte hak etmedikleri bir muameleye tabi tutuluyorlar. Tabi ki bu hepimizi üzüyor. Ancak buna üzülmek, belli bir günde bunu gündeme getirmek tek başına yeterli değil. Bu konuya uzun soluklu çözümler aramak, toplumsal, sosyolojik dönüşümünün yanında zihniyet dönüşümünü sağlamak ve yeni yetişen nesilleri bu konuda iyi yetiştirip uzun vadede bu sorunu çözmek lazım.

Bunun yollarından biri de tabi ki eğitim.  Ama eğitim tek başına her zaman yeter değil. Biz şunu biliyoruz ki, kadına karşı şiddet uygulayanların bir kısmı resmi anlamda tırnak içinde eğitimli bireyler. Dolayısıyla resmi eğitimin bunu tek başına çözeceğini düşünmek aldatıcı olur. Kadına karşı şiddetin kuşkusuz psikolojik, ekonomik, sosyolojik ve kültürel birçok boyutu var. Günümüzde özellikle alkolizm, uyuşturucu vesaire kullanımdan kaynaklanan şiddette var. Dolayısıyla bu anlamda sosyologlar, psikologlar ve siyaset yapıcılar gereken çözümleri aramalı” dedi.

Aktekin: Bizim İnancımızda, Kültürümüzde ve Geleneğimizde Kadın Her Zaman Hak Ettiği Yeri Görmüştür

Türk – İslam inancı ile birlikte kültür ve geleneğinde her zaman kadının önemli yere sahip olduğuna vurgu yapan Rektör Aktekin, “ Tabi ki kadınlar günü ve kadın deyince sadece şiddet konusu hatırlanmamalı, bu olayın bir boyutu. Birde pozitif yöne bakmalıyız. İşte ilk insandan beri Allah insanı tek yaratmamış Hz. Adem ve Hz. Havva’yı birlikte yaratmış. Dolayısıyla hayat müşterek. İnsanlığın tarihinin oluşumundan günümüze kadar kadınlar, erkeklerle birlikte insanlık medeniyetinin her anlamda kurucu faktörüdür. Bizim medeniyetimizde de kadın, geçmişte Orta Asya Türk kültüründe de hatun olarak her zaman hem yönetim düzeyinde, hem de toplumsal halk düzeyinde her zaman hak ettiği yeri görmüştür. İnancımızda da yine ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ diyen bir kültürün, medeniyetin evlatlarıyız. Anadolu irfan geleneğine baktığımızda da Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den Yunus Emre ve Mevlana’ya kadar kadın ve erkeğin toplumsal hayatta eşit ve etkisi olduğunu, yine kadının erkeklerle aynı haklara ve sorumluluklara sahip olduğunu vurgulayan birçok mesajları bulunmakta.

Bu anlamda son yıllarda da ülkemizde kadınların bu toplumsal sorumluluk gereği hayatın her alanında birçok katkılarının olduğunu görüyoruz. Özellikle üniversiteler düzeyinde baktığımızda, yüksek lisans ve doktora yapan kadın sayısının son yıllarda arttığını ve hatta erkekleri geçtiğini, yeni üniversitelerde akademik anlamda çalışma yapan kadınlarımızın, bilim insanlarımızın sayısının arttığını çok büyük oranda görüyoruz. Aynı şekilde bürokraside, siyasette, ticarette ve iş dünyasında görüyoruz ve bu da olayın pozitif yönü” diye konuştu.

 Aktekin: Biz İnsan Olarak Eşitiz

Egemen güçlerin cinsiyetsiz toplum ile birlikte kadın ve erkek rollerini yeniden tanımlamaya yönelik insanın özüne aykırı girişimlerde bulunduğunu ve bunlara karşı da dikkatli olunması gerektiğini belirten Rektör Aktekin, “Herkes kendi cinsiyet mensubiyeti içerisinde insan olarak değerlidir ve bizim kültürümüz bunu söyler. Biz insan olarak eşitiz ve bu anlamda da kültürel manipülasyonlara karşı bilinçli olmalıyız” dedi.

Aktekin, “Diğer taraftan dünyada özellikle egemen güçlerin kültürel değişim, dönüşüm, topluluk oluşturma projeleri var. Cinsiyetsiz toplum veyahut da kadın – erkek rollerini yeniden tanımlama, insanlığın kadim geleneğinden ve kültüründen gelen farklı rolleri değiştirme gibi insanın özüne aykırı girişimleri var. Onlarında farkında olmak lazım. Kadın haklarını savunmak adına cinsiyetsizleştirme veyahut da insanın doğasına aykırı ve insanın doğasını bozacak bir takım yapay müdahalelere kapı açacak düzenlemelerden de uzak kalmak lazım. Bizim kültürümüzde kadın kadındır, erkek erkektir. Kadın kadın olarak, erkek erkek olarak saygıdeğer varlıklardır. Dolayısıyla cinsiyet eşitliği demek, cinsiyetleri benzeştirmek,  yarıştırmak ve karşılaştırmak değildir. Herkes kendi cinsiyet mensubiyeti içerisinde insan olarak değerlidir ve bizim kültürümüz bunu söyler. Kendi toplumsal değerlerimizle ve kültürlerimizle bu süreçle ilgili çok zengin bir geleneğimiz var. Özellikle bu geleneğe yaslanarak çözümler üretmek gerekli” diye konuştu.

Aktekin: Güçlü Aile, Güçlü Toplumun ve Güçlü Devletin Temelidir

Aileyi güçlendirme sorumluluğunun tek başına kadınların omuzlarına yüklenecek bir sorumluluk olmadığını belirten Rektör Aktekin, aileyi güçlendirmenin erkeğiyle ve kadınıyla olacağını ve güçlü ailenin ise güçlü toplumun ve güçlü devletin temeli olduğunu söyledi.

Aktekin, “Yine modern dünyada özellikle ekonomik şartların zorlaması ve sosyolojik değişim süreci, aile yapısında bir takım değişime ve dönüşüme yol açtı, algılar değişti. Bu süreçte yine ailenin toplumun temel yapısı olduğu ve aile kurumu güçlendirilmeden gelecek nesillerin sağlıklı yetiştirilemeyeceğinin unutulmaması gerekiyor.  Dolayısıyla aileyi güçlendirmek için bu anlamda hem erkelerin hem de kadınların üzerlerine düşen sorumlulukları birlikte üstlenerek aileyi güçlendirmeleri lazım. Güçlü aile, güçlü toplumun ve güçlü devletin temelidir. Bu anlamda politikaları da gözden geçirmekte fayda var. Yine özellikle aileyi güçlendirme derken, kadının ezilmesini ve mağdur edilmesini engellemek derken, ekonomik anlamda, sosyal politika anlamında, adalet ve sosyal adaleti önceleyen, eşitliği önceleyen politikalara öncelik vermek gerekiyor. Çünkü mağdur edilen kadınlara baktığımızda şunu görüyoruz ki, bunların bir kısmı ekonomik kaynaklı. Özellikle erkeklerin ekonomik olarak kendilerini güçsüz hissettikleri dönemlerde fizikken gücü yeten kişiden bunun acısını çıkarmaya çalışıyor. Dolayısıyla burada yine kadın mağdur oluyor. Bu anlamda sosyal politikayı ve sosyal adaleti güçlendiren politika uygulamalarının kadınlara da yansıyan yönü olacaktır. Yani kadının istihdam ve iş alanında güçlenmesinin sağlanması ve eşitlikçi adaleti önceleyen politikalar yoluyla erkeklerin kendilerini daha iyi hissetmesi de toplumsal huzurda dolayısıyla kadına da yansıyacaktır” dedi.

Aktekin: Biz Üniversiteler Olarak Üstümüze Düşeni Yapıyoruz

Aktekin konuşmasının sonunda ise “Devletimizin de son yıllarda kız çocuklarımızın ve kadınlarımızın okumasını önceleyen ve onları kendi yetenekleri doğrultusunda beceri kazanmaya teşvik eden birçok uygulamaları var. Bizler de akademisyenler olarak önümüze gelen öğrenci profilinde kız çocuklarımızın ne kadar kendilerini geliştirdiklerini, birey olarak kendi ayakları üzerinde durabilmek için kültür, sanat, bilim, spor ve benzeri alanlarda ne kadar aktif ve başarılı olduklarını görüyoruz. Bunların hepsi sevindirici gelişmeler ve bu anlamda biz üniversiteler olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.

Ben bu vesileyle bu programın düzenlenmesinde emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ederken, siz tüm değerli katılımcılarımız ile tüm kadınlarımızın bu gününü bir kez daha kutluyorum” diye konuştu.   

NÜKÇAM Müdürü Çalışkan: Yaşamın Her Alanına Kadınların Erkeklerle Eşit Bir Biçimde Katılımının Sağlanması Gerekmektedir

Etkinliğin açılışında konuşan NEVÜ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (NÜKÇAM) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Zehra Çalışkan ise “Bilindiği üzere, insanlık tarihi boyunca kadınlar ve erkekler dünyayı eşit olarak paylaşamamışlar ve bu eşitsizliğin sonuçları da en çok kadınları etkilemiştir. Oysa dünyada refah ve barışın sağlanması, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için yaşamın her alanına kadınların erkeklerle eşit bir biçimde katılımının sağlanması gerekmektedir.

Bu bağlamda kadınların insan haklarını elde etmek için başlattıkları ilk hareketlerden biri 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde tekstil fabrikasında çalışan bir grup kadın işçinin’ eşit işe eşit ücret talebi ile başlattıkları mücadeledir. Maalesef ki bu mücadelede çıkan yangında 129 kadın yaşamını kaybetmiştir. Bu olay kadınların yaşadığı sorunlara yönelik gelişmeye başlayan duyarlılığın da başlangıcı olmuştur. Bu mücadelenin anısına 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ‘Kadın Hakları için Birleşmiş Milletler Günü’ kabul edilmiştir. 

1979 yılında kabul edilen ‘Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW)’ sözleşmesi en önemli gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlaşma ile kadın erkek eşitliğine dayalı olarak politik, sosyal ve kültürel alanlarda temel hak ve özgürlüklerini engelleyen yasalar ve geleneksel yaklaşımların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Daha sonra ise 1995 yılında Pekin’de yapılan 4. Dünya Kadın Konferansında alınan kararlar doğrultusunda da Üniversitelerde Kadın sorunlarına ilişkin Araştırma merkezleri kurulmaya başlanmıştır. Bizim üniversitemizde bu birim 2010 yılında kurulmuştur.  

Ülkemizde kadınların insan haklarına ilişkin gelişmeler Cumhuriyet dönemi ile birlikte hız kazanmıştır. Cumhuriyet’in ilanını izleyen ilk on yıl içinde, kadınların ailede, eğitimde, toplumsal yaşamda ve siyasette “eşit haklara sahip birey” statüsünü kazanmalarını sağlayan yasal ve yapısal düzenlemeler hızla yaşama geçirilmiştir.

Sonuç olarak, yaşanabilir bir dünyanın oluşturulabilmesi, kurulup sürdürülebilmesi bireylerin kendi eliyle ve aklıyla mümkün olabilmektedir. Çözüm bekleyen pek çok sorun bulunmaktadır ve tüm dünyada her geçen gün olumlu adımlar atıldığı bilinmektedir.  Ancak henüz arzu edilen bir noktaya eriştiği söylenememektedir.

Yaşamın her alanında emek veren kadınlar için eşitlik talebimizi yinelerken konuşmama Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir’ sözüyle son veriyorum” diye konuştu.

8 Mart’ta Kadınlara Özel Müzik Dinletisi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölüm hocalarından klarnette Dr. Öğr. Üyesi Anıl Çelik ve piyanoda Arş. Gör. Furkan Başalan “Kadınlarımıza İthafen” müzik dinletisinde bulundu. 

Kozmetiklerin Kadın Sağlığına Etkileri Başlıklı e-Konferans

Müzik dinletisinin ardından Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi Niğde Zübeyde Hanım Sağlık Yüksekokulu Doğum – Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Semra Kocaöz, “Kozmetiklerin Kadın Sağlığına Etkileri” başlıklı e-konferans verdi.